Yorum: Kristin Cashore - Yetenek (Yedi Krallık Üçlemesi #1)

Tür: Young Adult, Adventure, High Fantasy
Goodreads Puanı: 4.11
Orijinal Adı: Graceling
Sayfa Sayısı: 471
Baskı Yılı: 2014
Çeviri: İlker Şahin
Yayınevi: Pegasus Yayınları

Sıradışı hünerlerle doğan insanlardan korkulan ama aynı zamanda güçlerinin sömürüldüğü bir dünyada Katsa, kendisinin bile tiksindiği bir yeteneğe sahiptir: Öldürme yeteneği. Middluns Kralı olan amcası Randa'nın buyruğu altında yaşayan genç kız ayrıcalıklı bir hayat sürmek yerine onun kirli işlerini yapmak, Kralın keyfini kaçıranları cezalandırıp onlara işkence etmek zorunda bırakılmıştır.

Savaşma yeteneği olan Prens Poyla tanıştığındaysa hayatının tamamen değişeceğinden habersizdir. 

Kendi yeteneğine dair yeni bir gerçeğin açığa çıkacağını ve çok uzaklarda, dehşet verici bir tehlikenin kol gezdiğini ise aklından dahi geçirmiyordur.

Oh gerçekten, bu kitap hakkında şuan da nasıl bir yorum yazmam lazım, spoiler vermeden ne kadarını anlatabilirim hiç bilmiyorum. Ve işin aslı şu yorumu bir an önce bitirip ikinci kitaba bir an önce başlamak istiyorum. 

Pekala evet. İki cümleyle özetlediğim durumumdan yola çıkarak eğer okuduğunuz yorumdan bir şey anlamazsanız beni değil yazarı suçlamanız gerek diye de belirtmek istiyorum. O yazarı zaten vermesinler elime ah bir yakalasam... Neyse şimdi cani planlar yapmanın sırası değil değil mi? Yorum yazmaya çalışıyorduk sanki? Eh başlasak iyi olacak o zaman. :)

İlk önce High Fantasy türünde okuduğum ilk roman oluyor kendisi. O yüzden tüm High Fantasy ürünlerinde böyle acayip krallıklar var mı bilmiyorum ama kitapta Yedi Krallık olması meselesi ve yazarın yaratmış olduğu dünyanın kendisine ait bir haritası olması bana biraz Game of Thrones biraz Yüzüklerin Efendisi havası varmış gibi hissettirdi. Ne kadar doğru bir eşleştirme oldu bilemedim ama orta çağ havasını, etrafta diğer insanlara nazaran doğaüstü yetenekleri olan insanları ve geçmişte hiç var olmamış bir dünyayı düşünün. Her Krallığın kendine has bir havası, kendine has bir zenginliği bulunuyor. Ve anladığım kadarıyla her kitapta farklı krallıkların derinliklerine gireceğiz. 

Kitap adını aldığı, 'Yetenekli' bir kızın, Murgon Kralı tarafından kaçırılan, Lienidli yaşlı bir adamı kurtarmasıyla başlıyor. Fakat Katsa'nın asıl görevi, Middluns Kralı olan dayısının pis işlerini yapmak. Halkından biri vergisini vermedi mi? Ödediğinden çok ağaç mı kesti? Kralın buyruğunu yerine getirmedi mi? O zaman Kral Katsa'yı gönderiyor ve insanlara işkence ettiriyor. Çünkü Katsa'nın yeteneği bu öldürmek!

Ama Katsa öldürmek istemiyor. Bundan aşırı derece rahatsızlık duyuyor. O yüzden dayısından gizli saklı kurduğu bir Konseyi de yönetiyor aynı zamanda. Yani bir yandan Kral için adamlara işkence ederken bir yandan konsey için başkalarına yardımda bulunuyor. Biliyorum biraz tezat geliyor insana ama zaten çok fazla durmuyor yazar tüm bunların üstünde. Daha önemli bir olay var. Katsa'nın kurtardığı adam, Lienid Kralının babası. Oldukça yaşlı ve hasta. Kim durup dururken bu adamı kaçırsın ki? Konsey bunun arkasını ararken karşılarına Prens Yeşeren Grandemalion yani 'Po' çıkıyor. Oda büyük babasını arayan 'Yetenekli' bir savaşçı. Onun da aynı Katsa gibi bir yeteneği var. Ama Katsa'dan sakladığı bir sırrı da var! -Aslında herkesten saklıyor.-

Ama her şeye rağmen biz! Po'ya sakladığı sırrı için anlayış gösteriyor, ona aşık oluyor, yer yer onun için üzüntüler duyarak, yer yerde yazara, Po'ya yaptıkları için haykırmak istiyoruz. Yani en azından ben istedim. Çok lanet okudum, çok kızdım. Ama yazılan yazılmış artık. Hala bir şeylerin düzeleceğine inanarak koşup ikinci kitabımı okumaya gidiyorum şuan. 

Resmin üstünde yazana aldırmayın. Oraya benzer bir yer vardı o yüzen ekledim. :)

Merak duygunuzu ne kadar cezbedebildim? Ne kadar açıklayıcı bir yorum yazabildim? İnanın hiç bilmiyorum. Şuan kafam oldukça 'Po'yla meşgul. Ayrıca girebileceğim her ayrıntının her konunun sonu spoiler olarak çıkacak karşınıza. O yüzden şimdilik bu yavan yorumla idare etmek durumundayız. 

Unutmadan kitabın film haklarının satın alındığını okudum. Yapımcılığını, Deepak Nayar, senaryoyu ise İngiliz senarist Piers Ashwort üstlenmiş. Ama oyuncu seçimleri için hala ses yok. Hatta 2013'ten bu yana ses yok diyebiliriz. Sanırım ya senaryo aşamasında ya da ara verildi. Aslında dizisi falan yapılsa daha güzel olur. Game of Thrones gibi başka bir dizi daha izleriz. <3

Ve benim gözümde Katsa sürekli olarak şu şekilde canlandı nedense. :)

Oldukça vahşi ve erkek gibi bir kız. Özgürlüğüne aşırı düşkün ve birini ne kadar severse sevsin ki sevme ihtimalinin olacağını bile düşünmüyor, kesinlikle evlenmek yanlısı değil. :) Ama Karşımıza Po çıkınca işin seyri çok az değişebiliyor tabii. :)

Şu ikilininde Po ve Katsa olduğunu düşünsek? :)

Ve hazır aklıma gelmişken yazara yine lanetler yağdırsak nasıl olur sizce. -_-

Bir çok krallık olduğunu söylemiştik. Açıkçası ben çok zorlandım krallıkların ve kralların isimlerini aklımda tutmaya çalışırken. Sonra kim kimin neresinde kim düşman kim değil derken bir baktım alışmışım. Zaten 2. bölümün bir kaç sayfasında aynı anda diğer krallıkların adı geçilip kısa bir özet veriliyor onun haricinde pek isimlerini duymuyoruz. 

Birde Po'nun gözleri var. <3 Onları eklemesek olmaz. 

Biri altın diğeri gümüş renginde. Bu iki göz rengi 'Yetenekli' olanlara özel. Katsa'nın da gözleri Mavi ve yeşil.