"Dünyada sadece tek bir şey kötü yürekli bir insana karşı durabilir. O da başka bir insandır.
Ayıbımızda yatar şerefimiz. Sadece bizim ruhumuz, kötülüğe açık olan ruhumuz, onu yenmeye muktedirdir.

― Ursula K. Le Guin, En Uzak Sahil
shadow

James Dashner - Labirent: Ölümcül Kaçış (The Maze Runner #1)

Şubat 12, 2014
labirent ölümcül kaçış
labirent ölümcül kaçış
Tür: Young Adult, Science Fiction, Dystopia
Goodreads Puanı: 3,99
Orijinal Adı: The Maze Runner
Sayfa Sayısı: 408
Baskı Yılı: 2013
Çeviri: Gizem Yeşildal
Yayınevi: Pegasus Yayınları

Thomas bir asansörde uyandığında hatırlayabildiği tek şey ismidir. Ailesini, evini veya oraya nasıl geldiğini anımsamamaktadır. Zihni bomboştur. Asansörün kapıları açıldığında Thomas kendini Kayran isimli, devasa taş duvarlarla çevrili geniş bir alanda ve burada yaşayan çocukların arasında bulur. Tıpkı Thomas gibi Kayranlılar da oraya neden ve nasıl geldiklerini bilmemektedir. Tek bildikleri çevrelerini saran labirente çıkan taş kapıların her sabah açılıp her akşam kapandığı ve her otuz günde bir aralarına yeni bir çocuk katıldığıdır. Kimse Kayran'da kalmak istemese de kurtulmak imkânsız görünmektedir. Yine de Thomas'ın içinde bir his, çıkış yolu bulabileceğini söylemektedir. Ama bunun için zihninin derinlerinde yatan sırları açığa çıkararak labirentin gizemini çözmesi gerekecektir.

"Açlık Oyunları gibi distopik hikâyeleri sevenler Thomas'la birlikte Kayran'da maceraya sürüklenecekler."-School Library Journal-

"Dashner gizemli, kışkırtıcı, yaratıcı ve sürükleyici bir romanla karşımızda." -Barnes&Noble-


Bir kitabı yorumlamak hiç bu kadar zor olmamıştı benim için. Kitabı okuyalı neredeyse iki hafta oldu ama baktım hala benden ses seda çıkmıyor dedim bir şekilde başla artık gerisi gelir nasılsa. Bir gaz verdim kendime de bakalım işe yarayacak mı? :)

Ölümcül kaçışı okuyalı çok oldu biliyorum ama yorumlayacak kadar hatırlıyorum. Çook etkili olmasından mı? Eh orası tartışılır tabii. Açıkçası her ne kadar oraya kocaman 'Açlık Oyunları' damgası yapıştırılmış olsa da, bana daha çok 'Yoklar serisi gibi' ibaresi bulunması daha uygun geliyor.

labirent ölümcül kaçış

Şimdi ne yalan söyleyeyim hiçte Açlık Oyunlarını okurken aldığım zevki almadım. Tamam konusunu falan harika, çok orijinal ama yok yazar tam anlamıyla yansıtamamış bize 'Kayran'da ki hayatı. Açlık oyunları ise çok daha duygusaldı ve betimlemeleri ile resmen kendinizi kitabın içinde buluyordunuz. Bu kitabı da böylesine yermek istemem ama cidden hiçbir şey hissetmedim kitabı okurken. İnanın en ufak merak bile. Ya çeviri kötüydü ya da yazar benim istediğim kadar duygusal değildi bilemiyorum artık ama bir şeyler bariz bir şekilde eksikti kitapta. Ayrıca karakterleri gözümün önünde canlandıramadım. Allahtan kitabın filmi varda o şekilde kurtardım diyebiliyorum. Hani birde bir cümlesi vardı kitabın kaç yerde okudum artık gına gelmişti okumaktan. Sanki yazar başka bir cümle bilmiyormuş gibi. 'Eski hayatımı hatırlamıyorum ama eminim hiç bu kadar...'la başlayan cümleler. Sonunu istediğiniz gibi tamamlayabilirsiniz. ...hiç bu kadar acıkmamıştım, üzülmemiştim, korkmamıştım, heyecanlanmamıştım vs...

labirent ölümcül kaçış

Kitabın konusuna da değinelim bir an önce. Kitabımız 4 duvar arasında hiçbir şey hatırlamayan bir çocuğun uyanmasıyla başlıyor. Asansör gibi bir şeyin içinde. Adını, nesneleri, hayvanları hatırlıyor ama geçmişine dair hiçbir şey hatırlamıyor. Sonra kendisini, etrafı bir grup çocukla çevrilmiş bir şekilde 'Kayran' diye bir yerde buluyor. Sorduğu sorulara da gerçekten çok ama çok saçma bir şekilde cevap alamıyor! Bunun maksadını da kitabı bitirmeme rağmen hala anlamış değilim emin olun. Yazar gizem falan katmak istemiş kitaba herhalde ama bunu da becerememiş. Anlayacağınız birbirini tekrar eden cümlelerle dolmuş kitabın yarısı. Ha birde unutmadan, şöyle de bir durum vardı. Hımm.. nasıl desem, duygu geçişleri falan çok düzdü. Hissedemiyordunuz hiçbir şey. Bir cümle önce söylediğiyle bir cümle sonra söyledikleri çoğu zaman birbirini tutmuyordu.

"Bir daha yemek yiyebilir miyim, bilmiyorum."
"Yiyeceksin. On dakika sonra aynı ağacın altında buluşalım..."
10 dakika sonra buluşurlar ve...
"Tava mutfağını akşam yemeğinden önce talan etmeme pek memnun olmadı."
"Ah. Açlıktan ölüyordum"
...gibi.

labirent ölümcül kaçış

Kayran'da ki herkesin belirli görevleri var. Yemekle ilgilenenler, tıpçılar, koşucular, çiftçiler, kazıcılar vs. Ama en zor görev koşucuların. Çünkü onlar her gün labirente gidip acaba bugün Kayran'dan bir kaçış noktası bulabilir miyiz diye koşturuyorlar. Ve gece olup Kayran'ın kapıları kapanmadan geri dönmek zorundalar. Çünkü Labirentin içinde geceleri ortaya çıkan 'Izdırap Verenler' diye garip yaratıklar var. Onlar tarafından sokulursanız eğer sonunuz ya ölüm, ya da değişim. Hayatta kalmak istiyorsanız, hiç durmadan koşmak ve geldiğiniz yolları hatırlamak zorundasınız.

labirent ölümcül kaçış

Spoiler yemek istemiyorsanız bu paragrafı atlayabilirsiniz.
Birde bu 'Kayran' denen yerin belirli bir düzeni var. Her ay yeni bir çocuk geliyor ve hepsi erkek. Ama Thomas'ın gelişinin arkasından sadece iki gün sonra yeni bir çaylak daha geliyor. Üstelik bu sefer hem kız hem de koma halinde. Kızın elinde de, 'Kız sonuncu' yazan bir not bulunuyor... Koma halindeyken, 'Sonu başlattım' diye sayıklamasıyla da ehh işleri iyice zora sokmaya başlıyor...
...

labirent ölümcül kaçış

Sonuç olarak beğendiğim yeler oldu. Beğenmediğim yerler oldu. Kitabın konusu çok harika ama yazar iyi değerlendirememiş kitabı. İkinci kitabı çıkarsa ve yazar bu üslubunu değiştirmemiş olursa devamını okuyacağımı sanmıyorum. Ama daha derin olmayı başarabildiyse o zaman okurum. Zaten filmi var. Onu izlerim artık. Hem Dylan O'Brien oynuyor filmde. İzlemeyelim de ne yapalım değil mi? :)

BLOG DESIGN BY KRİSTALKİTAP
back to top