Tür: Fantastik
Goodreads Puanı:
Orijinal Adı: Obsidian
Sayfa Sayısı: 360
Baskı Yılı: 2012
Çeviri: Bilge N. Zileli Alkım
Yayınevi: Dex Yayınevi
Her şeye yeniden başlamak çok berbat.
Annemle birlikte Batı Virginia'ya taşındığımızda, kendimi sıkıcı işlere adamıştım, ta ki tüyler ürpertici yeşil gözleri ve kaslı vücuduyla yan komşumuz karşımda dikilene kadar. Ama işler tahmin ettiğiniz gibi gitmedi.
O, ağzını açtı.
Daemon hem kabaydı hem de kendini beğenmiş bir pislikti. Birbirimizden hoşlanmamıştık. Tam hikâye burada bitiyordu ki bir kazaya uğradım ve Daemon zamanı dondurarak beni kurtardı.
Yakışıklı uzaylı komşum üzerimde bir iz bırakmıştı.
Yanlış okumadınız. O, bir uzaylı. Daemon ve kız kardeşinin yeteneklerini çalmak isteyen düşmanları vardı ve Daemon'ın bıraktığı iz bütün düşmanları başıma toplamıştı.
Bu korkunç durumdan canlı kurtulmak içinse tek yapmam gereken üzerimdeki uzaylı izi etkisini yitirene kadar Daemon'ın yanından ayrılmamaktı.
Bu kitabı okuyalı baya bir oldu. Sanırım ilk çıktığı aylarda okumuştum. Yorumuda o zaman hissettiklerime ve düşüncelerime göre karalamaya çalıştım yani. O yüzden biraz geçmişten biraz günümüzden bahsediyor gibi olmuş yazımda. Artık o kadarcığını mazur görürsünüz umarım. :)
Benim ilk uzaylı tecrübem oldu bu
kitap. İskoç furyasının içine dalarsam kurtulamam diye düşündüm ve bir İskoç
daha okumadan farklı kitaplara yönelmem gerektiğine karar verdim. Ayrıca yeteri
kadar da aşk romanı okumuştum. Biraz da fantastik okusam hiç fena olmazdı. Kitabı
elime aldığımda büyük bir ön yargı ile okumaya başladım ama itiraf etmeliyim ki
o kadar aşk romanının arkasından kendimi cennette gibi hissettim. Benim aslım
fantastik bilim kurgu, aşk romanları beni bir süre sonra sıkıyor. Bu yüzden bu
kitaba ne kadar ön yargı ile yaklaşsam bile büyük bir bardak buzlu suymuş gibi tutunduğumun
da farkındaydım ve bir itiraf daha kitabın sonuna kadar hala Daemon’ın içinden
insan yiyen böcekler çıkacak diye de beklemedim değil hani. Tabii o iyileştirme
olayına kadar artık Daemon’ın benim bildiğim tipte bir uzaylı olmadığına tam
olarak emin olmama ve kitabı daha bir sevmeme sebep oldu ama gel gör ki kitapta
orada bitiverdi. En çok Daemon’ı sevdim haliyle. Birde Dee’yi. Katy’i sevdim
mi diye soracak olursakta emin değilim onun bir kısmını sevdim diğer bir
kısmını sevmedim. Tabii bu ne kadar mümkün olursa artık.
Kadınların argo
kelimeler kullanmasından hoşlanmıyorum hele ki kitaplarda bunu üstüne basa basa
okutulmasından hiç hoşlanmıyorum. Deamon’a sürekli olarak hıyar ve öküz demesi
çok iticiydi benim için. Böyle argo konuşmak yerine kaba ve saygısız
tabirlerini kullanabilirdi. O zaman daha çok severdim Katy’i onun haricinde her
ne kadar zorunda olmasa da Dee ile Daemon’ı kurtarmak için yaptıkları çok
hoşuma gitti. Çok cesurcaydı. Buradan benden kredi kazanabildi. ;)
Kitapta sevdiğim diğer bir özellik ise bana fısıltıyı
anımsatması oldu. Herkes alacakaranlığa benziyor falan diyor da bana da nedense
hep onu hatırlattı. Olaylar biraz bazı yerlerde sıçrayarak ilerlese de
sıkılmadan anlam kargaşası içine düşmeden rahat rahat okunabildi ve bir günden
kısa bir zamanda da bitti. En çok en çok olayların bir kısmının Daemon’ın
bakış açısından anlatılması çok hoşuma gitti. Aşk romanlarında en sevdiğim
kısımda o oluyor zaten erkeğin ne düşündüğünü ve ne hissettiğini de
okuyabiliyorsunuz.
Sonuç olarak kitap çok güzeldi. Uzaylılara olan ön yargımı
yendim bu tatlı yazarımız sayesinde ama yinede sadece bu kitap için. ;) Başka
bir uzaylı okuyabileceğimi o cesareti kendimde bulabileceğimi sanmıyorum.
Devamını okumayı büyük bir sabırsızlıkla bekliyorum diyebilirim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder