Goodreads Puanı:
Orijinal Adı: Onyx
Sayfa Sayısı: 395
Baskı Yılı: 2013
Çeviri: Bilge N. Zileli Alkım
Yayınevi: Dex Yayınevi
Daemon'la aramızda bir uzaylı bağı olmasının muhteşem olduğunu düşünüyorsanız, yanılıyorsunuz.
Gerçi bu bağa rağmen ona direnmeye kararlıyım. Ama bunu yapmak hiç de kolay değil çünkü Daemon (kahretsin!) gittikçe gözüme daha da taş gibi görünüyor. Üstelik bu sefer Arumlardan çok daha büyük bir problemimiz var. Savunma Dairesi kasabada.
Eğer Daemon'ın yapabildiklerini keşfeder ve benim de onunla bağım olduğunu anlarlarsa ikimizi de mahvedecekler. Bu arada okula yeni biri geldi ve herkesten gizlediği bir sırrı var. Bana neler olduğunu biliyor, yardım da edebilir ama bunun için (sanki mümkünmüş gibi) Daemon'a yalan söylemeli ve ondan uzak durmalıyım. Kimi kandırıyorum ben?!
Kimse sonsuza kadar yalan söyleyemez.
Elimde uzun zamandır Lux serisinin kitapları bulunuyordu. Çok seviyorum bu seriyi ama araya başka şeyler girip durunca bir türlü okuyamadım. Erteledim de erteledim. Şimdi birde idefixten 4 yeni kitap daha sipariş verdim. Bakalım onlara okumak ne zaman sıra gelecek. Daha geçen yaz, Fethiye'de ikinci el kitap satan bir kitapçıdan aldığım kitaplar duruyor. Onların arasında da okunmayı bekleyenler, Kipa'da indirimden yakaladıklarım vs. bir dolu kitap var elimde. Yetmiyor gerçi her yeni çıkan kitabı kütüphaneme ekleme isteğimi çok zor bastırmak zorunda kalıyorum. Bu kadar gevezelik yeter. Aslında söylemek istediğim şuydu. Bu kadar çok bekleyip daha sonra serinin ikinci kitabını elime alınca, kendimi durduramadım ve bir bakmışım ki Kökenin son sayfasındayım. Küfürden hiç hoşlanmam ama son bir sayfam kaldığını görünce ağzımdan hiç hoş olmayan bir kaç sözcük kaçırmış olabilirim. O yüzden hızla şu kitapları yorumlayıp ortadan kaybolmayı istiyorum. Çünkü şimdi de Saplantıyı okuyorum. Çok acayip bir nokta da bıraktım. Ve hemen geri dönüp kitabımın başına geçmek istiyorum.
Spoiler vermeden yorum yazmaya çalışmak şuan tam bir işkence. O kadar sinir olduğum yazara lanetler okuduğum yerler var ki hepsi bir bir döküp rahatlamak istiyorum. Ama kendimi zorladım ve yoruma benzer bir şeyler çıkardım ortaya. Birde spoiler alarmı var son paragrafta ona göre okuyun. Oraya kadar bir sıkıntı yok.
Bu kadar gevezelikten sonra bundan sonrası yorum içeriyor. -_-
Evet ilk kitabı okuyanlar hatırlıyordur Daemon'un öküzlüklerini. Oniks'te ise ne yalan söyleyim arada özlemedim değil hani azcık öküzlük yapsana diye geçirdim içimden. Çünkü duygularından artık emin olan Daemon geri adım atmak istemiyor. Katy'i istiyor! Hem de öyle böyle değil. Ama Katy kararsız. Çünkü yaptığı onca şeyden sonra Daemon'un duygularına inanmıyor tüm bunların bağdan kaynaklandığını sanıyor. Aralarında ki bağ olmazsa Daemon'un yine kendisinden nefret edeceğini sanıyor. Daemon ise ne yapıyor? Ne yapıyor? Tanrım! Katy'e bir söz veriyor. Asla vazgeçmeyeceğini görüp görebileceği en kibar en nazik en duygusal en şefkatli enn enn herşeyin enlerini olacağına dair söz veriyor. Ve yılbaşına kadar da bana aşkını ilan edeceğine dair bahse girebilirim diyor. Buraya kadar her şey güzel hoş. Her şey toz pembe. Ama şu kitabı okuyup bitirdikten sonra, bu yazarın ne kadar cani olabildiğini öğrendim.
“Kurabiye yer misin?” diye sordu, çikolata parçacıklarıyla dolu bir kurabiye uzatarak.
Midem kötü olsun ya da olmasın, bunu reddetmemin imkânı yoktu. “Tabii.”
Çarpık bir gülümsemeyle bana doğru eğildi; dudakları dudaklarıma çok yakındı. “Gel de al.”
Gel de al mı?.. Daemon, kurabiyenin yarısını o dolgun ve tamamen öpülesi dudaklarının arasına koydu.
Hay ben böyle işin...
Şaşkınlıktan küçük dilimi yutacaktım. Masadaki kızlardan birkaçından öyle sesler geliyordu ki, duyan da masanın altında eriyip akıyorlar zannederdi. Fakat gerçekten ne yaptıklarına bakmayı başaramadım.
Yanaklarıma ateş bastı. Herkesin ve Daemon’ın gözlerini üstümde hissedebiliyordum... Yüce Tanrım, Daemon kaşlarını kaldırmış, meydan okuyordu bana.
Utancımdan yer yarılsa da içine girsem diye düşünüyordum. Daemon ne yapacağımı sanıyordu yani? Leydi ile Sokak Köpeği filminin açık saçık versiyonundan fırlama bir hareketle uzanıp ağzından kurabiyeyi mi alacaktım? Kahretsin, evet kurabiyeyi tam da öyle almak için yanıp tutuşuyordum, bana neler oluyordu böyle.
Daemon yukarı uzanıp kurabiyeyi aldı. Gözleri bir savaş kazanmış gibi parlıyordu. “Süre doldu Kedicik.”
Bakakaldım.
Katy'de, Daemon ile aralarında oluşan bağdan dolayı bir takım değişiklikler oluşuyor. Bir süre bu değişiklikleri herkesten saklamaya çalışıyor ama nafile. En sonunda bu mutasyona uğramış yeni halinde kontrol sağlayabilmek için birilerinden yardım alıyor. Daemon ise yardım aldığı kişiye güvenmiyor. Güvenmemekte haklı. Ama Katy! Aptal Katy! Dinliyor mu hiç Daemon'u. Tüm bunların sebebinin kıskançlık olduğunu sanıyor. Ve o görüşmemesi gereken kişiyle görüşmeye devam ediyor. Hem de her gün. Boş bulduğu her vakitte. Onda bir terslikler olduğunu sezdiği halde. Sonunda ne mi oluyor? Daemon haklı çıkıyor. Katy'nin saçmalıkları yüzünden bir çok kişinin canı yanıyor. Hatta birine bir şey oluyor ama o kısmı söylemeyim. İşin büyüsü bozulmasın. Tabii burada bitirmiyor yazar. Kitabın sonlarına yaklaşıyoruz ama heyecan dur durak bilmiyor. Tamam tüm yorumu bir şeyler ve şeylerle bitirmek istemiyorum. Biraz ağzımdaki baklaları dökmek istiyorum ortaya.
O yüzden buradan sonrasi spoiler içeriyor!
Katy kaçırılıyor. Hem de ona yakın olan birileri tarafından. Daemon çıldırıyor haliyle. Onu kurtarmak için istemediği şeyler yapıyor. Katy'nin mutasyona uğradığını söylemiş miydim? Bunun sebebininde Daemon'un Katy'i iyileştirmesini olduğunu anlamış mıydınız? Eh o zaman Katy'nin neden kaçırıldığını da bir nebze olsun anlarsınız. Kaçıran kişide mutasyona uğramak istiyor. Çünkü mutasyona uğrayan kişiler, yarı uzaylı oluyor. Bir daha hiç hastalanmamak. Tüm insanlardan hızlı olmak. Tek bir düşünceyle nesneleri hareket ettirebilmek vs.. Yani büyük bir güç. Ama hesaba katmadığı şey ise, öyle her iyileştirmenin sonucunda, mutasyon kalıcı olamayabiliyor. Birde iyileştiren kişinin bunu büyük bir istekle yapması gerek. Zorla kazanılmıyor yani. O yüzden Daemon iyileştiriyor adamı iyileştirmesine ama sonucunda ne olacağını kimse kestiremiyor. Çünkü içinden iyileştirmek geçiyor Katy'i kurtarabilmek için ama öyle büyük bir istek arzu yok. İstemekle istmemek arasında kalmış yani. Birde büyük bir süprizi var yazarın bize kitabın sonunda. Obsidiyen'de tahmin ettiğim bir olay aslında. Nasıl ve neden tahmin ettiğimi hatırlamıyorum ama kesinlikle ilerde yazar bu olayı değiştirir farklı bir şeyler çıkar bunun içinden dediğimi hatırlıyorum. Sonunda verilen kayıplara nazaran bir karakter daha kazanıyoruz. Yine de kaybımızı telafi edemiyor maalesef. Çünkü sürekli Katy bu kadar inatçı olmasaydı, kimseyi kaybetmeden de kazanabilirdik diye iç geçiriyor insan. Bir yandan haksızlığa uğramışız gibi hissediyoruz. Ama yazılan yazılmış, çizilen çizilmiş. Geri dönüşü yok!
Daha fazla resim için Pinterest hesabımı ziyaret edebilirsiniz.
İyi geceler. Bir şey soracaktım aklıma takılan çok önemli bir şey. Bu kitapta Daemon ve Katy okuldalarken Daemon Katy'ye bir kâğıtta yazılmış bir not gönderiyor. Ve bu nottan 5. kitabın sonunda da bahsediliyor. O notta ne yazıldığını biliyor musunuz ? Şimdiden teşekkürler.
YanıtlaSil