"Al benden de o kadar."
"Seni rafların arasına çekip hissizce düzmek, sonra da evine yollamak istemiştim."
"Bunu yapsaydın asla gitmezdim."
"Ama hala buradasın."
"Bu kadar bozulduğunu belli etme istersen."
"Tüm varlığımı bozuyorsun sen."
"Tamam, gideyim o zaman."
"Hele bir dene de seni zincire vurayım." Dik dik baktı bana. "Bocalamak diye buna derler." İç geçirdi.
Bir süre sonra elini uzattı.
Ben de ona elimi uzattım.
"Sen Fiona'ya nasıl hitap ediyorsun? Fio! Aman ne etkileyici. Casa Blanc'da o McCabe denen tuhaf adamı gördüğümüz geceki salak kızın adı neydi peki? Marilyn!"
"Adını hatırladığına inanamıyorum," diye mırıldandı.
"Ona ilk ismiyle hitap ediyordun ama ondan hoşlanmıyordun bile. Ama bana ismimle hitap etmiyorsun. Ama yo, ben Bayan Lane'im. Sonsuza kadar."
"İsim meselesine neden böyle kafayı taktın anlamıyorum Mac," diye bağırdı.
"Jericho," diye bağırdım ben de ona, sonra da onu ittim.
Tek eliyle iki bileğimi birden kavradığı için vuramadım ona. Çılgına göndüm. Kafa attım.
"İyi ki öldürülmem zor." Beni tek bir şey ilgilendiriyordu. "Ya sen?"
"Asla. Ben daima koruyacağım seni. İhtiyacın olduğu her an seni becerip kendine getireceğim. Ölmene asla izin vermeyeceğim."
Sahte Barrons gerildi, dizlerini hafifçe kırdı, ağırlığını öne doğru verdi. Bir an için üzerime atlayacak zannettim.
"Ben mi başaramadım?" diye hırladı uydurma Barrons. Üzerime doğru yürümeye başladı. Göz hizasında hareket eden bunca şey varken yüzüne bakmak çok zordu.
"Bunun nesini anlayamadın?" diye sordum tatlı bir sesle.
"S.kime bakmayı bırak," diye kızdı.
Ah, evet, bu kesinlikle bir illüzyon. "Barrons s.kine bakmamdan çok hoşlanırdı," dedim. "Bütün gün ona baksam, s.kinin ne kadar harika göründüğüne dair şarkılar bestelesem çok mutlu olurdu."
Bir anda fırlayıp yakama yapıştı ve beni kendine çekti.
"Bu sen beni öldürmeden önceydi embesil karı!"
"Lanet olsun sana Jericho!"
"Çok geç Gökkuşağı Kız." Saçımdan tuttu. "Birisi senden önce davrandı." Güldü. Dudak dudağa geldiğimiz anda sivri dişleriyle beni ısırdı.
"İnanılmaz," diye arkamdan söylendiğini duydum Christian'ın.
"İkisini de yatağa mı atıyormuş?" diye sorduğunu duydum Drustan'ın.
"Ve buna göz mü yumuyorlarmış?" Dageus da hayretler içinde kalmıştı.
Bir V'lane'e bir Barrons'a baktım. "Konuştukları şeyin benle alakası bile yok."
Bir anda bir el arkamdan gelip beni saçlarımdan tuttu, kafamı arkaya doğru hızla çekti. Barrons dudaklarını dudaklarıma yapıştırdı ve dilini dişlerimin arasından zorla ağzıma soktu.
Kolunu yakaladım ama saçımı iyice çekti, kıpırdamadan durmaktan başka çarem kalmadı.
Diğer eliyle boynumdan tutarak çenemi iyice havaya kaldırdı, direnmeme olanak vermeden daha sert ve derin bir şekilde öpmeye devam etti.
Kırmızı ipek çarşaflar.
Mac'in içindeyim ve bana tüm dünyası benmişim gibi bakıyor.
Bu kadın beni bitiriyor.