Goodreads Puanı:4.20
Orijinal Adı: Burnt Paper Sky
Sayfa Sayısı: 496
Baskı Yılı: 2015
Çeviri: Murat Karlıdağ
Yayınevi: Yabancı Yayınları
Amazon, Ağustos 2015 Ayın En İyi Çıkış Romanı
Bookseller, Ağustos 2015 Ayın En İyi Romanı
Stylist, Ağustos 2015 Ayın En İyi Romanı
Closer, “Mutlaka Okunmalı” Seçkisi
Elle, En İyi Ağustos Kitapları Seçkisi
The Observer, 2015 Yazının En İyi Romanları Seçkisi
National Reading Group, Day Newcomer Award 2015 Finalisti
The Media Eye ve Amazon, 2015’in Rising Star Romanı
İlk baskısının tamamı ön satışta tükenen ve hakları şimdiden 20’den fazla ülkeye satılan Dokuz Gün her ailenin kâbusu olabilecek bir durumu gerçekçi bir anlatımla ele alıyor.
Rachel Jenner bir an için arkasına dönmüştü. Şimdi sekiz yaşındaki oğlu Ben kayıp. Peki ama o talihsiz öğleden sonra gerçekten ne olmuştu?
Kişisel sorunları ve kendisine sırtını dönen insanlar arasında kalan Rachel bir hata yapmıştı ve artık güvenebileceği kimse kalmamıştı. Ya insanlar Rachel’ın anlattıklarına güvenebilir miydi?
Saat ilerliyor, Ben’in şansı azalıyordu.
Peki, siz kimin tarafındasınız?
“Eğer Kayıp Kız ve Uyuyana Kadar’ı sevdiyseniz, bunu okumalısınız.”
-Closer-
“Bu yıl okuduğum en iyi çıkış romanlarından biri; gerçekçi ve duygu yüklü bir hikâye.”
-Daily Mail-
“. . . en başından itibaren yüreğiniz ağzınızda okuyacağınız bir çıkış romanı… sizi daha ilk sayfadan etkisi altına alacak ve ikna edecek, kelimenin tam anlamıyla heyecan verici bir gerilim romanı. Mutlaka okunmalı.”
-Sunday Mirror-
“Ne büyüleyici, etkileyici ve harika yazılmış bir roman! Dokuz Gün beni bütün gece uyutmadı ve korkudan ödümü patlattı.”
-Liane Moriarty, Sırrını Derine Göm romanının yazarı-
“Dokuz Gün ender rastlayacağınız türden bir kitap, sizi etkisi altına alıyor ve son sayfaya kadar bırakmıyor.”
-Shotsmag-
“Bu başarılı ve zekice kaleme alınmış çıkış romanı bir uyarı yazısıyla birlikte satılmalı: Kesinlikle bağımlılık yaratıcı! Tırnaklarınızı kemireceğiniz, uykusuz kalacağınız, harika bir kitap.”
-Saskia Sarginson, The Twins romanının çoksatan yazarı-
“Her ailenin kâbusu olan bir durum zekice ve hassasiyetle işlenmiş… Bu roman aldatıcı derecede zekice yazılmış. Kendimi, neler olduğunu öğrenebilmek için sayfaları birbiri ardına çevirirken buldum.”
-Rosamund Lupton, Kardeşim ve Ardından romanlarının yazarı-
Dokuz Gün, severek okuduğum bir kitap oldu. İçeriği, vermek istedikleri açısından çok zengin ve okuyan herkese bir şeyler katabilecek bir hikayesi var.
Eksik olduğu yönler de var tabii bana kalırsa. Hikayesi, anlatmak istediği her ne kadar doyurucu olsa da kurgusu çok tatmin edici değildi. Özellikle polisin başlattığı soruşturmalar zayıf geldi bana.
Mesela bir de Jim'e ne oldu kitabın sonunda bilmiyorum. Jim, olayın polislik kısmını aktarıyor bize görüştüğü psikiyatrist ile. Ben'in davasından sonra kendine gelemiyor, panik ataklar geçirmeye başlıyor. Bu sebeple görevine ara veriliyor ve seanslar başlıyor. Doktor, geçmişi irdeledikçe biz de yaşanılanlara başka bi açıdan bakma şansı elde ediyoruz. Buraya kadar güzel ama kitabın sonuna geldiğimiz de onun hikayesi havada kaldı.
Rachel, Ben'in annesi. Olayın yaşandığı andan itibaren bize hissettiklerini aktarıyor. Medyanın ve halkın verdiği tepkileri, bir kurban arayıp anneyi hemen nasıl suçladıklarını... Hani bizde yaparız ya, bi haber izleriz, suçlu daha belli değildir ama anneyi suçlarız. Çocuğuna daha iyi baksaydı, daha iyi yetiştirseydi, yalnız bırakmasaydı, şunu yapmasaydı bunu yapmasaydı. Daha da ileri gidenler olur ya, anneye iftira atmaya başlayanlar, hakaret yağdıranlar...
Bir açıdan şöyle düşündüm kitabı okurken. Yazar bize bir kurgu vermekten ziyade, kurguyla harmanlanmış bir ders vermeye çalışıyor. Yazarın ana düşüncesi: anlatmak istediği konuya dikkat çekmek, benimsetmek, öğretmek sanki. Fikirlerimi bir kurguyla aktarayım, böylece daha çok kişiye ulaşırım, mantığını benimsemiş gibi hissettim.
Yalnız yazarı tebrik ediyorum, karakter psikolojisini çok güzel yansıtmış, gerçekten başarılıydı. Bir annenin başından sonuna kadar verebileceği tüm tepkileri verdi bana kalırsa Rachel.
Kitap için gerilim diyemiyorum, polisiye de değil bana kalırsa. Sadece suç romanı desek daha uygun düşüyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder