Toz'a dönecek olursak benimle aynı hataya düşüp de okumayın sakın. Hele cildine aldanıp çok güzel deyip kitaplıkta ne güzel durur diye hayaller kurup almayın. Süs gibi kaldığıyla yetinirsiniz anca. İçi çok boş, zayıf, kötü. Okumaya değmez. Para vermeye hiç değmez. Aldığıma pişmanım. Hem de çok pişman.
Kitabın neden kötü olduğunu biraz daha açacak olursak: sıkıcı ve oldukça basit bir anlatımı var. Gerçeklikten uzak bir anlatımla tamamen kurgulandığının, hikayenin birinin ellerinden çıktığının hissiyatını buram buram hissettiren bir kitaptı. Kurgudaki zayıflıklar, karakterlerdeki yetersizlikler, hikayenin oluşum sürecindeki amatörlükler, hepsi hissediliyor. Taslak halindeki kurgunun biraz daha toparlanmış hali gibi. Hani daha üzerinde çalışılmaya epey ihtiyaç duyan bir kitap gibi.
Bu eksiklikleri belki 13-14 yaşlarındaki yeni okurlar hissetmeyebilir. Ama 17'yi devirdiyseniz ve eh elinizden birkaç kitap illaki geçmişse sıkılacağınızın garantisini verebilirim. Tecrübeli okurlar ise kesinlikle sevmeyecektir.
Kitabı neyse ki Angel's Books ile birlikte okuduk. Yoksa hayatta devam etmezdim ben. Hadi okuyalım, hadi biter, az daha oku, bitti sayılır diye diye itekledi beni. Ben tabii hiç bitirelim diye uğraş vermedim. Direkt aklını çelmeye çalıştım. Yarım bırakalım diye ama nafile. :D Neyse. Sağ olsun en azından yarım bırakmamış olduk kitabı. Güzel oldu. Ama kitabı okumuş olmak güzel olmadı.
Dönüp baktığında, ondan geriye bir avuç toz kaldığını gördü...
Bu bir hayal miydi?
Yoksa bir kâbus mu?
Olağanüstü yetenekleri yüzünden odasına kapatılmasının üzerinden tam altı hafta geçti. Annesine göre Genie, şeytan tarafından ele geçirilen, günahkâr bir kızdı ve normal bir yaşamı hak etmiyordu.
Herkesin korktuğu güçleri, Genie’ye kaybolan çocuklara dair imgeler göstermeye başladığındaysa, her şey daha garip bir hal aldı.
Genie, cevapları aramak üzere çıktığı yolda, var olmaya dair yeni ve hepsinden daha önemli bir soruyla karşılaşacaktı: Bedenlerimizin dışında bir yaşama başlamak mümkün müydü?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder