Goodreads Puanı:
Orijinal Adı: Faefever
Sayfa Sayısı: 413
Baskı Yılı: 2012
Çeviri: Aylin Kalav
Yayınevi: Epsilon Yayınları (4. ve 5. Kitapları Artemis yayınevinden.)
Tehlikenin farkında mısınız?
ONLAR her yerdeler!
MacKayla Lane, kız kardeşi Alina'nın intikamını almak için Dublin'in tehlikeli sokaklarında canı pahasına mücadele ediyor.
Dokunan herkesin korkunç şeyler yaptığı bir kitabın peşinde, Kelt efsanelerine konu olan yaratıklarla savaşıyor, değişiyor ve yetişkin bir kadına dönüşüyor.
Etrafındaki kimseye güvenmiyor. Ne dizlerinin bağını çözen Fae Prensi Vlane'e, ne henüz ne olduğunu çözemediği Barrons'a, ne de kendisi gibi sidhe-kâhini kızları yöneten Rowena'ya.
Sadece intikamı, yitirdikleri ve dünyanın kaderi için savaşıyor. Ve oldukça da sağlam dövüşüyor.
Bir Fever kitabı daha bitti. Kan ateşini okuyanlar kitabın
nasıl bir sonla bittiğini biliyorlardır. Okumayanlar için ise nasıl bittiğini
söylemeyeceğim tabii ki fakat bu yazarın insanı çıldırtan sonlar yazdığını
söyleyebilirim. İntikam Ateşi’nin bitişi ise ayrı bir felaketti. 3. Kitabı
okuduktan sonra 1 sene boyunca 4. Kitap çıksın diye çıldırmıştım, çünkü yazar
kitabın sonuna şu cümleler ile noktayı koymuştu.
"Sanırım artık bana itaat edecek," diye mırıldandı.İtaat etmek mi?Onun için ölürdüm.
Spoiler olduğu için beyaz ile yazdım. Okumak isteyenler yazıyı seçerek okuyabilirsiniz.
İlk iki kitabıda okumayanlara tavsiyem az da olsa spoiler ile karşılabilirsiniz. Ona göre 'devamını oku'ya tıklayın derim.
İlk iki kitabıda okumayanlara tavsiyem az da olsa spoiler ile karşılabilirsiniz. Ona göre 'devamını oku'ya tıklayın derim.
Artık
Allahtan devamının nasıl geleceğini biliyorum da ilk okuduğum zaman ki gibi
sarsmıyor beni bu kitapların sonları -4. Kitap hariç tabii, ondan sonra daha
neler olacak bilmiyorum-.
İntikam
Ateşi, artık bazı şeyler noktalanırken ya da sona yaklaşırken, diğer şeyler için
ise bir başlangıç gibi. Tam olarak söylemek gerekirse başlangıç ile sonun
arasında duran bir kitap. Her zaman olduğunun aksine bu kitapta daha çok sır
açığa çıkıyor ve hiç değişmeyeceği üzere daha fazla soruda üstüne ekleniyor.
Kısaca içeriklerinden bahsetmeden şöyle neler öğreneceğimize bir göz atacak
olursak;
- Sonunda Sinsar-Dubh hakkında çok önemli bir gelişmeyi öğreniyoruz.
- Barrons hakkında da birkaç bilgi ediniyoruz yine. Bazen bir anda nasıl dükkanda ortaya çıktığını ve bir melun mu değil mi onun cevabını alıyoruz.
- Mac’in, karanlıkta gölgelerin arasında rahat bir şekilde dolanabilmek için harika bir planı var. Sonunda Barrons veya V’lane’e bağımlı kalmayacak.
- Fae diyarı hakkında V’lane Mac’e birkaç bilgi veriyor. En çokta melunların nasıl var olduklarına dair. Kral ve cariyesi hakkında da birkaç ayrıntı öğreniyoruz.
- Alina hakkında birkaç şey daha ve Lord Master’ın ne olduğunu ve asıl ismini öğreniyoruz. Lord Master’ın ise Mac’e olağan üstü bir teklifi var. Teklifin ne olduğunu söylemeyeceğim çünkü, o teklifi ilk okuduğumda verdiğim tepki “Ah gerçekten bu olabilir mi? Bunu yapabilir mi? Ne olur yapsın. Ne olur bahsettiği o şey gerçek olsun”du. Mac’in tepkisi ise şu şekildeydi;
“Bir an için kalbim durur gibi oldu. Telefon ahizesini kulağımdan uzaklaştırıp bir
tür ilham veya cevap ya da belki sadece telefonu kapatma cesareti bulma umuduyla
ahizeye bakakaldım.”
Kitapta yine
ve tabii ki her zaman ki gibi V’lane ile Barrons arasında ki sidik yarışlarına
şahit oluyoruz. Her ikisi de Mac’e sahip olmak istiyor. Bu yarışın içine birde
Lord Master dahil oluyor. Tabii ki sadece birkaç tehdit ve teklif ile. Hiçbir zaman
Barrons onu Mac’in yanına yaklaştırmaz. Mac
kendisi gibi olanları buluyor onlarla anlaşmaya çalışıyor, arkadaş olmaya
çalışıyor, onları tanımaya çalışıyor ama her şey tepetaklak oluyor. Onların
aralarına her katılma girişimi bir felaketle sonuçlanıyor.
Tabii sadece
Mac’ın diğer Sidhe-kahinleri ile arkadaş olma çabaları tepetaklak olmuyor.
Dünya da bir sona doğru yaklaşıyor. Kitabı ele geçiremiyorlar, duvarları
güçlendiremiyorlar. Lord Master’ın bunlarla ilgili hain planları var.
Ve bu planlarının arasında sadece Melunları Dünya'ya salmakta yok. Mac içinde
çok özel planları var. Mac’i mahveden. Ona kim olduğunu unutturan. Onu
benliğinden koparan...
Bu kadar kötü sonlar yeter diyorum ve bir kaç eğlenceli kısımdan da bahsederek konuyu kapatmak istiyorum. Hani size şu bahsettiğim Mac'in harika bir planı var ya, merak etmeyin ne olduğunu söylemeyeceğim, ama şunu eklemeden geçemem. O harika planı sayesinde kahkalarla iki büklüm olan bir Barrons'a şahit olacaksınız bu kitapta. Birde Mac'in Barrons'un doğum gününü kutlama çabaları. Alt tarafı bir doğum günü ne var yani bunda eğlenceli olan demeyin. Unutmayın ki Barrons bir insan değil ve böyle insani şeyler onu kesinlikle çıldırtıyor! Birde Mac'in pastaya koyduğu mumlar var tabii.. Oda işin diğer bir eğlencesi işte.:) 'Voice' dersleride çok eğlenceliydi bana göre. Mac kendisini Lord Master'dan koruması için Barrons'tan 'Voice' dersleri almaya başlıyor. Hatırlarsanız, ikinci kitapta mağarada 'Voice'ile Mac'i etkisi altına almıştı ve her istediğini anında yaptırabilmişti. Bunu etkisiz hale getirebilmesi için de öğrenmeye ihityacı var. Bu yüzden Barrons'ta ona yardım ediyor.
Son olarakta Mac'in ağladığı bir sahne vardı. Barrons'a "Fiona'nın aşığı mıydın?" diye soruyor ve Barrons evet dedikten sonra Mac hüngür hüngür ağlamaya başlıyor ve o anki Barrons'un panik halini görmeyi gerçekten çok isterdim. Birde açıklama yapıp durumu düzeltmeye çalışıyor. Yani her zaman ki gibi harika sahneleri olan bir kitaptı. Kurgusu anlatımı mükemmeldi.
Ağlama sahnesini, doğum günü sahnelerinden bir kaç cümleyi ve hoşuma giden ve bu konuda bahsetmediğim bir kaç ayrıntıyıda yine ayrı bir post olarak açacağım Alıntılar bölümünde bulabileceksiniz. Ama bana kalırsa sadece alıntılarla kalmayın, kitabınıda alıp okuyun derim!
Alıntı: Karen Marie Moning - İntikam Ateşi (Fever #3)
Alıntı: Karen Marie Moning - İntikam Ateşi (Fever #3)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder