Goodreads Puanı:
Orijinal Adı: Kiss of Midnight
Sayfa Sayısı: 445
Baskı Yılı: 2010
Çeviri: Banu Belgi
Yayınevi: Epsilon Yayınları
“Gece Yarısı Öpücüğü karanlık, sınırlarda gezen ve tutku dolu bir vampir hikâyesi.”
Chicago Tribune
“Seksi, zekâ dolu ve zorlayıcı… bunların hepsi Gece Yarısı Öpücüğü’nü tanımlıyor. ”
Fresh Fiction
Gabrielle Maxwell’in en gizli fantezilerini gerçeğe dönüştürecek olan siyah saçlı yabancı, kalabalık gece kulübünde uzaktan onu seyrediyordu. Bir anlığına gördüğü bu adam bütün hayatını değiştirecekti. Fakat Gabrielle’in tanık olduğu cinayet, karanlık ve ölümcül sonuçlar doğuracaktı. Asla var olduklarını bilmediği vampirlerin dünyasına girecek ve asırlardır devam eden bir savaşın ortasında kalacaktı.
Lucan Thorne kendisini, bir ölümlü olan Gabrielle’e bağlayacak ve onu, bu karanlık dünyanın kötülüklerinden korumak için her şeyini riske atacaktı.
Tutkuyla bağlanan iki âşık kaderlerine karşı bu savaşta sonuna kadar mücadele edecekti.
Yaklaşık üç sene öncesinde bir kitap okumuştum. Aklımda okuduğum kitaba dair kalan şeyler sadece, bir kızın fotoğraf çekmek için eski bir mekana gittiği ve oldukça tutkulu bir kitap olduğuydu. Daha sonraları ise adını bir türlü hatırlayamamış ve hangi kitap olduğunu çok merak etmiştim. Şimdi de okudukça aaa ben burayı okumuştum sanki falan diyip dururken, bu kitabın o 3 sene önceki kitap olduğunu anlamış oldum. Çok yaşıyorum bunu, okuduğum kitapların isimlerini unutuyorum ve aklımda tek tük şeyler kalıyor sonrada tekrar okumak istediğimde acaba hangi kitaptı diye bakınıp duruyorum. Mesela öyle merak ettiğim bir kitap daha var. Kızın biri -ya 2 ya 3- kardeşlerine bakmakla yükümlü. Ama çok fakirler falan. O yüzden kardeşlerinden biri bahçeye turp ekiyordu hem yemek hem de satmak için. Daha sonra kız bir malikanede iş buluyor ve malikanenin sahibi de genç bir dükle bu kızın arasını yapmaya çalışıyor. Neyse çok uzatmayayım lafı. Eğer bu kitabın adını hatırlayanınız varsa bana bildirirseniz çoookk mutlu olurum. :)
Gece Yarısı öpücüğüne dönecek olursak, ben bu yaratıkların uzaylı mı yoksa vampir mi olduklarını bir türlü anlayamadım. Bir uzaylı bir vampir diyorlar ama benim tek bildiğim bunlarında Kara serisinde ki Karpatyalılardan farkı yok. Onlarda kendilerine vampir demiyordu yanlış hatırlamıyorsam. İşte buradakiler de öyle. Farklı bir gezegenden geldiklerini söylüyorlar ama ne uzaylı ne de vampir olduklarını kabul etmiyorlar. Kendilerini tanımlamak için, fazla gelişmiş bir bünyeye sahip olduklarını, o yüzden normal yiyecekleri midelerinin kabul etmediğini ve ancak bu besinleri insanların kanından alabildiklerini söylüyorlar. Her neyse kalpleri her ne kadar insan gibi atıyor olsa da, ölüp dirilmek yerine onlarda biz insanlar gibi doğumla ürüyor olsalar da, benim gözümde vampirler.
Karpatyalılarda olduğu gibi burada da bir süre sonra açlıkla baş edemeyip kendine dur diyemeyenler var. Bunlara Issızlar diyorlar. Soylular da -vampir mi yoksa uzaylı mı olduklarına bir türlü karar veremeyen çok gelişmiş yaratıklar- hem insan ırkını korumak, hem de kendi gizliliklerini korumak amaçlı, bu Issızları avlıyorlar. Birde bunların Soy Eşleri var. Vücudunun her hangi bir yerinde, hilal şeklinde ki ayın içinde ki damlayı -nasıl bir tasvirdir bu anlayamadım bir türlü aklımda canlandıramıyorum- andıran bir doğum iziniz varsa eğer sizde bir Soy Eşi olabilirsiniz. Soylular, Soy Eşleri ile kanla bağlandıktan sonra, kadınlarını kendi kanları ile besleyerek onlarında ömrünü uzatıyorlar. Böylece onlarda sonsuza kadar yaşayabiliyorlar. Ama benim en çok merak ettiğim, Soy Eşleri ölenler, kendisine başka bir Soy Eşi bulabiliyor mu? Yani hikayesini çok merak ettiğim Tegan'ın Soy Eşi -yanlış hatırlamıyorsam 500 sene önce- ölmüş. Yerine başka birini bulmasını çok isterim. Çok sevdim ben o karakteri.
Ana karakterlerimiz, Soyluların lideriyle, fotoğrafçı kızıl saçlı bir hatun. Lucan, ilk nesilden olduğu için açlığıyla baş etmesi, diğerlerine göre çok daha zor. Neredeyse Issız olacak kadar zor bir durumda ve onu baştan çıkaran kızıl hatunun kokusu da, işleri daha da zorlaştırıyor. Susuzluğunu bastırabilmek için kadınla birlikte oluyor ama tatmin olmak yerine, daha fazlasını isterken buluyor kendini. Ondan her ne kadar uzak durmaya çalışsa da bir şekilde ayakları onu kadına götürüyor.
Daha fazla söylenecek şey var mı bilmiyorum. Yani normal, herkes tarafından okunabilir ama aşık olunacak bir kitap değildi. Karakterleri sevdim. Birde araya bir kaç kişinin ölümünü sıkıştırmışlar. Bu da durağanlığı bozmuş farklı bir hava vermiş seriye. Çevirisi de güzel. Konusu da güzel işte. Daha ne olsun? Tek korkum Kara Serisinde olduğu gibi ilk kitaptan sonra bozulmaz seri. Herkesin hikayesini okumayı çok isterim.
Julia Quinn - Bana Sevdiğini Söyle olabilir mi? Gerçi historical romance genelde fakir kız zengin marki arasındaki aşkı anlatıyor herhangi başka bir kitap da olabilir Hahahshaha
YanıtlaSilAy, sanırım bu eveeettt. :))))
Sil