Yorum: Duvarların Dili Olsa - Alice Clayton (Cocktail, #1)

Tür:  New Adult, Romance, Contemporary
Goodreads Puanı: 4.19
Orijinal Adı: Wallbanger
Sayfa Sayısı: 408
Baskı Yılı: 2014
Çeviri: İpek Zeynep Esen
Yayınevi: Dex Yayınları

Bazen duvarlar o kadar incedir ki tutku aradan sızıverir.
"Ah, tanrım."
Tak.
"Ah, aaahhh."
Tak tak.
Neler oluy...
"Oh, aahh, çok iyi!"
...
Caroline, San Francisco'daki yeni dairesinde ilk uykusundan işte böyle uyandı.
Çapkın komşusunun adeta küçük bir haremi vardı. Her gece başka bir kadınla, Caroline'ın yatak başındaki tabloyu kafasına düşürecek kadar hızla duvarları gümbürdetiyordu. Hatta Caroline'ın kedisi Clive bile bu seslere kayıtsız kalamamış, düz duvara tırmanmaya başlamıştı. Artık uyku haramdı.

Kapı deliğinde nöbet tutmasına rağmen bu gizemli adamın neye benzediğini bir türlü göremiyor, meraktan ve sinirden çıldırıyordu. En sonunda, bir gece, bu tantanaya daha fazla dayanamayıp hışımla adamın kapısını çaldı.

İlk görüşte aşk, hiç bu kadar eğlenceli, komik ve tutkulu yazılmamıştı.

Bir daha tur kitaplarını okumamaya dair bir yemin mi etsem? Öyle bir karar alsam ve bu kararımdan memnun olsam.. Nasıl olur? Bence harika olur! Şuana kadar turu yapılıpta anlatıldığı kadar sevdiğim tek kitap Dublin Caddesi oldu. -Düzeltme Fırsatçıya da tur yapılmış, hiç haberim yoktu. Bende söylenip duruyordum böyle harika bir kitabı nasıl kaçırırlar diye- Dexplustan çıkan bir kitap vardı neydi o kitabın adı? Geçmiş güzellik? Yok değil, Gelecek acı? Ay yok dur öyle de değil... Güzel Acı? Böyle bir şey miydi sanki? -Öfff üşenmede kalk git bak kitaplığına Kristal!- Durun bir yere kaybolmayın, hızlıca gidip bakıyorum. Çok merak ettim adı neymiş... Acıtan Güzellik. Evet kitabın adı böyleymiş. Hehhee olsun en azından yaklaşmışım baya değil mi? :)

Neyse efendim ne diyorduk? Hah tur kitaplarını bir daha okumayacağım diyordum. Acıtan Güzellikle beraber okuduğum diğer tur kitaplarını da sayarsak -bunlara, Ölümcül Labirent (adını yanlış hatırlıyor gibiyim sanki) Beni Seç, Kötü Çocuklar, Tatlı Bela (yine diğerlerine göre çok çok daha iyi ama cık 3 puandan fazla ederi yok), Uyumsuz, Uçuşta, İlk Defa, Araf ve Demir Kral da dahil (başka okuduğum varsa da adını hatırlamıyorum)- sevmedim. Sevemedim. Öyle bahsedildiği kadar ahım şahım bir şey olmadıklarını öğrendiğim zaman yaşadığım hüsranla yapılan yorumların gerçek olmadığını düşünmeye başlamamla birlikte artık tur kitaplarını okumama kararı almayı yavaş yavaş -yavaş yavaş mı bence artık hızlansan iyi olur Kristal!- düşünmeye başladım. 

Yok efendim mantıklı düşününce onlarda haklı tabii. Kim enine boyuna bir kitabı yeripte onun reklamını yapabilir ki? İllaki güzel bir yorum yapmaları gerek. Yoksa o zaman o tur olmaz değil mi? Yani laflarım yanlış anlaşılmasın kimseye bir şey dediğim yok. Çok uzatmayım veryansınlarımı da kitabın yorumuna geçeyim...

Wallbanger, Türkçeleştirilmiş adıyla Duvarların Dili Olsa ya da Duvardelen de bahsedildiği gibi bir kitap değilmiş meğersem. Aslında diğer okurların yorumlarına baktığım zaman da bir çok okuyucunun 3 puan verdiğini gördüm. Yani akıl mantık işte. Seni uyardıkları halde niye gidip okursun ki?

Şimdi efendim şu tatlı seksi Simon var ya! Hah işte o ne tatlı ne de seksi. Tamam başlarda insanın gözüne bir hoş geliyor falan ama yok anam ilerleyen sayfalarda yazar samimi bir ortam yaratayım derken tiksindirdide tiksindirdi beni çocuktan. Geğirmeler, göbek kaşımalar, horlamalar... Üff rezil yeminle rezil... Güzel değil böyle şeyler. Samimi de değil. Hatta tiksindirici! İnsan sevmediği birinden böyle şeyleri görünce midesi kalkıyor. Gerçekten hani delicesine falan aşık olmanız lazım ki aman da amaannn karnı doyunca bir güzel geğirirmiş benim aşkımmm diye sevesiniz. :D Anlayacağınız ben sevmedim Simon'u. Iyhh hatta tiksindim... İstediğin kadar sekizli kasların olsun Simon bir kere tavır yoksa seksilikte yok. 

Gelelim Caroline'a. Ohh ona ne demeli. Tam bir OR'cu. Sürekli OR'umda OR'um. Benim kayıp OR'um diye gezindi durdu kitap boyunca. Bu OR nedir derseniz, Caroline'ı bir süredir ziyaret etmeyen orgazmları. Evet seks hayatı yerle bir kadın. Bu yüzden çok mutsuz. Evladı kaybolmuş bir annenin çocuğunun adını sürekli sayıklaması gibi buda sürekli OR'unu sayıklıyor. Boş bir kadın. Zeki değil. Zeki espileri de yok. Hiç gülmedim. Tek bir cümlesine bile. Sıkıcı bir tip. Hatta... Ne hattası? Ne için hatta dediğimi unuttum iyi mi? 

Kitapta hiç mi güzel şeyler yoktu? Vardı ama çok az. Tek bir incir çekirdeğini doldurur belki hatta iki incir çekirdeğini doldurabilir. Ama koca incirin tadı güzel değilken sırf o iki incir çekirdeği için ağız tadını bozmaya gerek var mı? Yok. Şart değil. Gereklilik değil. Bu kitabı okumakta öyle.. Okuyamadım ben alamadım çok merak ediyordum halbuki bu kitabı diye sayıklamayın. Üzünülecek bir yanı yok, zira bir Dublin Caddesinden aldığınız zevki alamayacaksınız. 

Buraya kadar gelebildin mi gerçekten sayın okuyucu? Çok baltalamışım kitabı değil mi? Ama sevmedim napimmm. Şimdi sevmediğim bişeyden de güzelcene bahsedemiyorum. Sonra ortaya böyle yorumlar çıkıyor. Ay afedersin şu yaptığım yorum değil senin de ekran başında sayıkladığın gibi. Tamemen kendi kendime konuşmalarımdan ibaret. Bu aralar çok sık yapmaya başladım bunu sonum iyi değil. 

+Kendine gel kızım, kendine gel Kristal. Geceyarısı bik bik bik konuşmalarını kendine sakla. Ben sessiz sakin bir şekilde mangalarımı okumaya dönmek istiyorum. Anlaştık mı? 

-Anlaştık efendim. Manga de canımı ye. Yine yaoi okuyacaksın değil mi? 

+Evet. 

-Oleeeyyy yaşaşıınn. Ama şeeyy..
+Ney?
-Elimizde hiç Türkçe yaoi kalmadı ki?
+İngilizceden okuruz bizde Kristal dert etme! Hem daha bir sürü one-shot var!
-Ohh evet doğru diyorsun bir dolu one-shot. Yalnız ben Takano-sanı özledim. :(
+Bahsetme şimdi ondan bahsetme. Bak yine gözlerim onu arar oldu bende özledim yaa. :( 
-O zaman tekrar okusak Sakeiichi Hatsukoi'yi?
+... öyle olsun madem.

offf harbi iyi değilim ben.