Gelin - Julie Garwood (Lairds' Fiancées #1)

Tür: Historical Romance

Goodreads Puanı: 4.27

Orijinal Adı: The Bride

Sayfa Sayısı: 378

Baskı Yılı: 2008

Çeviri: Timur Avarkan

Yayınevi: Epsilon Yayınları

Kralın emrine karşı gelmek olanaksızdı ve İskoçya'nın en güçlü toprak sahibi Alec Kincaid,İngiliz bir gelinle evlenmek zorunda kalmıştı.Baron Jamios'un en güzel kızı Jaime, Alec'in seçtiği gelindi.Alec'in ilk dikkatini çeken Jamie'nin menekşe rengi gözleri ve öfke dolu cüretkar bakışları olmuştu.Bu kadın, korkusuz savaşçının adeta ruhuna dokunuyor, şehvetiyle onun bedenini kavuruyordu.Jamie her şeye rağmen duygularına söz geçirip ona teslim olacak mıydı?Yoksa zaten teslimiyetleri katışıksız, ihtirasları yatışmış mıydı?

"Unutulmaz bir hikaye, unutulmaz karakterler!..."
Johanna Lindsey

Ne desem bilemedim şimdi bu kitap hakkında. Ortalarda bi yerde kaldım. Hem sevdim hem sevmedim. Çok kararsızım anlayacağınız. Yalnız okuya okuya yazarın diline biraz da olsa alıştığımı hissediyorum. Ve Fidye'ye göre bi nebze daha iyiydi bence. 

Yalnız yazarın tarzında sevemediğim bir durum daha var ki aynı olayı Fidye'de de yapmıştı. Neden bir kitabın içine iki hikaye birden sıkıştırıyor ve sıkıştırdığı hikayelerden birine sadece kitabın başında ve sonunda değiniyor anlam veremedim. Mary'nin kitabını da yazmasını çok çok isterdim açıkçası. Hatta Jamie'nin ikiz kardeşlerinin de hikayesini yazıp 4 kitaplık bir seri oluşturabilirdi diye düşünüyorum. Okuduğum çoğu historical romance bu şekilde işlediğinden Julie Garwood'un tarzını bu açıdan hiç bi zaman benimseyemeceğim eminim. Farklılık güzel hoş ama karakterleri yan karakter olamayacak kadar göze battıkları ve merak uyandırdıkları için onlara haksızlık olduğunu düşünmeden edemiyor insan. :)

Konusuna azıcık değinecek olursak, Baron Jamios fazlaca... nasıl desem tembel ve umursamaz biri. Krala vergilerini vermeyi unutur -ya da harcar :)- bu sebeple de cezasını çekmeye hazırlanır. Ceza elbetteki kralın kızlarını İskoçlarla evlendirmesidir. Aslında ceza kızlara verilmiş resmen ya neyse işte. :) Hikayemiz böyle başlıyor. İki İskoç savaşçısı Alec ve Daniel ise seçimlerini yapıp bir an önce evlerine dönmeyi arzulamaktadırlar. Güzeller güzeli Jamie Alec tarafından seçilir, Mary'i ise Daniel seçer. Jamie ne kadar cesur atak ve dayanıklıysa Mary'de o kadar nazik, sulu gözlü ve dayanıksızdır. Babasının anlatımıyla kızlara baktığınız zaman Mary birazda arabozucu bir tip olarak canlanıyor gözünüzde ama bana kalırsa hiçte öyle biri değil. Sadece sözünü sakınmayan biri. 

Sonuç olarak diyeceğim şu ki; metin akışı Fidye'ye göre daha iyiydi Gelin'in ama okuduğum diğer romanlara göre çokta iyi diyemeyeceğim. Keza çevirisi içinde bu durum geçerli. Benim için okunulabilir bir kitap ama daha hayran olacağım mertebeye erişemedi. Ama inatla yazarın diğer kitaplarını da okumak istiyorum. Çünkü dediğim gibi okudukça yazarın tarzına alışıyorum ve şuan elimde okunmayı bekleyen kitapları bitirebilmek istiyorum. :)