aşık bir adam sissoylu elantris kafes
"Dünyada sadece tek bir şey kötü yürekli bir insana karşı durabilir. O da başka bir insandır.
Ayıbımızda yatar şerefimiz. Sadece bizim ruhumuz, kötülüğe açık olan ruhumuz, onu yenmeye muktedirdir.

― Ursula K. Le Guin, En Uzak Sahil
shadow

Yorum + Ön Okuma: Nefesini Tut - Holly Seddon

Haziran 21, 2016
Tür: Mystery, Fiction
Goodreads Puanı: 3.91
Orijinal Adı: Try Not to Breathe
Sayfa Sayısı: 448
Baskı Yılı: 2016
Çeviri: Özge Küskün
Yayınevi: Yabancı Yayınları


Gillian Flynn, Laura Lippman ve Paula Hawkins sevenler için Holly Seddon'dan, okuru daha ilk sayfasından esir edecek, şaşırtıcı dönemeçlerle, başarılı bir şekilde yaratılmış karakterlerle ve sürükleyici psikolojik gerilim öğeleriyle dolu bir çıkış romanı geliyor.
Bazı sırlar asla ölmez. Sadece kilit altında tutulurlar.

Amy Stevenson, sıradan bir yaşamı ve sıradan sorunları olan bir genç kızdı. Ama Amy'nin bir sırrı vardı, onu kendi vücudunda bir mahkûma dönüştürecek kadar tehlikeli bir sır. Bilinci ve kâbusları arasında sıkışıp kalmış olan Amy, on beş yıldır birilerinin onu kurtarmasını ve yaşadığı korkunç saldırının sorumlusunu bulmasını bekliyordu.

Çalıştığı gazeteye hazırladığı bir yazı için hastaneyi ziyaret eden Alex gündüzleri susuzlukla, geceleri boğulmakla savaşıyordu. Ta ki Amy Stevenson ile karşlaşana kadar… Amy'yi gören Alex gençlik yıllarından hatırladığı hikâyenin araştırılmaya değer olduğunu düşünmüştü. Genç kızın hayatına ve yaşadıklarına dahil oldukça görünenden daha fazlası olduğunu keşfetmiş ve aradığı tek kurtuluşun Amy'ninki olmadığını fark etmişti. Fakat tek tanığı, yaşadıklarını anlatamayacak durumda olan bir olay nasıl çözülebilirdi?


Nefesini Tut'u az önce bitirdim ve hakkında pek de iyi bir yorum yazmayacağım baştan söyleyeyim. Pekala, bu kitabın meraklıları arkanıza yaslanıp sizler için hazırladığım eleştiri maratonunu okumak için hazır mısınız?

Önce kurgudan başlamak istiyorum. Çok başarılı olmayan bir kurgu var elimizde. Olayların yaşanışı, gelişmesi, 'sırlar' falan her şey en baştan anlaşılıyor zaten. Arka kapağa az çok göz attıysanız Amy'nin büyük bir sırrı olduğunu, gazeteci Alex'in de Amy'nin yaşadıklarını araştırdığını ve bunun çok büyük bir gizemmiş gibi bize yansıtıldığını fark etmişsinizdir. Can alıcı söz, "Fakat tek tanığı, yaşadıklarını anlatamayacak durumda olan bir olay nasıl çözülebilirdi?"

Kitabın işlenişi ile devam edersek... Yazar bize hikayeyi birkaç kişinin bakış açısı ile anlatıyor bölüm bölüm. Bazen geçmiş bazen ise... çoğunlukla geçmiş olan günümüz. Kafanız mı karıştı? Pekala, şöyle toparlayabilirim. Şimdi yazar bazı bölümleri "2006 yılında birgün" veya "2003 yılında birgün" olarak aktarıyor okuyucuya. Birde günümüz var. Günümüz ise "2010 yılında birgün" de geçiyor. Geçmişi yazarken yazar oldukça rahat. Verdiği tarihte ne geçmişse onu yazıyor ama olay günümüze gelince işler sarpa sarıyor. Mesela karakterimiz, "günümüzdeyken" mutfaktan çıkıp oturma odasına geçiyor ve şömine üzerinde duran fotoğrafları görüyor. Fotoğraflar da onu geçmişte yaşananlara götürüyor. Karaktere günümüzde yaşadıklarını aktarabilmesi için ayrılan sayfa zaten 3 sayfacıkken bizler 3 sayfanın, birkaç cümlesi hariç, geri kalan yerlerinde yine karakterin geçmişine sürükleniyoruz. Diyalog konusunda yazar oldukça cimri olduğu için de can sıkıcı bir hal alıyor.

Diyalog demişken bir de ona değinelim. Elimizde oldukça az sayıda diyalog olduğundan epey değerli aslında. Nefes alma molası gibi, can simidi gibi sarılıyoruz diyalogları gördükçe ama oda ne? Sanırım biri can simidini delmiş, hava kaçırıyor. Biri yardım etsin! Kimse yok mu?!

Karakterlerin "zihinlerinin içinde" dolanmak kadar sıkıcı diyaloglar yaratmış yazar. Belirli cümle kalıplarının dışına çıkamamış.

─Seni rahatsız ettiğim için üzgünüm. Yardımına ihtiyacım var.
─Önemli değil. Sana  nasıl yardımcı olabilirim?
Bana falanca konu hakkında neler bildiğini söyleyebilir misin? Bu konu hakkında makale yazıyordum da.
─Üzgünüm. Sana bu konu da yardımcı olamam. Sana hiçbir şey söylemeyeceğim.
Ama bu çok önemli. Cidden.
─Tamam pekala, bana sana nasıl yardımcı olabileceğimi söyle.
Şu konuyu aydınlatmam gerek. Neler bildiğini bana söylemelisin.
─Tamam. Sana bildiklerimi söyleyeceğim ama bunları kullanamazsın!
Tamam, kullanmayacağım. Sadece bana bildiklerini söyle, yeterli.

Çoğunlukla bu tarz diyaloglara şahit oluyoruz işte. Kitap boyunca yeni bir şeyler göremiyoruz pek.

Kurgunun ilerleyişi de sarmıyor beni. Karakterlerin dünyalarında dolaşmak hoşuma gitmiyor. Ne anlattıklarını, neden korktuklarını, onları neyin harekete geçirdiğini anlamıyorsunuz. Bir sahne vardı hatta afallamıştım orayı okurken.

Jacop, Amy'i hastane de ziyaret ediyor ve onun yerini bir süre sonra Alex alıyor. Alex, Amy'nin bir ifadesi üzerine çığlık atıyor. Jacop bu çığlığı duyup korkuyor ve kaçmaya başlıyor. Kaçarken yere düşüp bacağını kırıyor ve oda çığlık atıyor. Onun çığlığını duyan Alex ise panikliyor, korkuyor, dehşete düşüyor. Ve bir an önce eve gidip içkilerine kavuşmak istiyor!

Anlayabildiniz mi? Değişik bir ruh halleri var karakterlerin ve ben hiçbir karakterle empati kuramadım. Ona hak veremedim veya "Evet, seni anlıyorum." diyemedim ona.

Kitabı haliyle tavsiye etmiyorum. Benim için oldukça zor bir okuma süreci oldu bu 4 gün. Kitabı 4 günde bitirebildim. Çoğu zaman okumak istemedim ve yer yer bazı sahneleri atladım. Ona rağmen 4 gün sürdü! Üzgünüm Yabancı ama bu sefer güzel bir hikaye yakalayamamışsınız. :(

***

Yine de meraklıları için aşağıya ön okumayı ekliyorum. Kitabı almadan önce en azından birazcık göz atma şansınız olsun.

5 yorum:

  1. Çeviriden mi yoksa yazar mu bu tarz bir üslupla yazmış bilemedim ama cidden dediğin kadar var. Önizlemeyle rahatça bu kanıya vardım. Halbuki dışardan hiç de öyle durmuyor. İlginç.

    YanıtlaSil
  2. Kapağı çok güzel duruyordu halbuki artık pek umutlu degilim kitaptan:(

    YanıtlaSil
  3. Yabancı işini biliyor cidden fakat. Şu Sahte Romeo'nun kapağına vurulmuş biri olarak kitap hakkında o kadar olumsuz eleştirileri duymama rağmen kitabı alma isteğim kaybolmuyor. Kendimi zor frenliyorum. :D Hep o lanet olası kapak yüzünden. :D

    YanıtlaSil
  4. Ben kitabi su an itibari ile bitirdim. Kitap surukleyici bir kitap,ben okurken zevk aldim acikcasi fakat gerildigimi soyleyemem. Daha cok amy karakterine uzuldugumu ve mahkeme sahnesinde duygulandigimi da soyleyebilirim. Bence okunmaya deger bir kitap. Zateb kisa surede bitiriyorsunuz. sadece cevirilerden oturu anlam kaymalari var sanirim. Cumleyi 2 3 kez okudugum oldu bazi kisimlarda. Ayrica konuyla alakali olmayan kisimlarda kafaniz gunluk yasantiniza gidebiliyor. Gozler okuyor ama kafa baska yerde olabiliyor. O kisimlarida sayfa cevirmek yerine o sekilde geciyorum ben. 5/10

    YanıtlaSil

BLOG DESIGN BY KRİSTALKİTAP